Aklı fikri yıldızlar arasında seyahat eden uzaylılar olan kişileri çok sevindiren bir gök cismi Oumuamua. Daha da önemlisi Harvard Üniversitesinden önemli bir profesör de bu düşünceye önayak olunca yüzler doğal olarak iyice güldü. O profesörün hangi programın üyesi olduğuna bakmadan o güzel fikrini savunanlar neler düşünür bilmiyorum ama sizlere şimdi o ilginç gök cismini anlatacağım.
19 Ekim 2017 tarihinde gökyüzünü tarayan Pan-STARRS teleskobu ile keşfedildi ve daha sonraki günler gittikçe daha da sönükleşti. Keşfedildiğinde Güneş’e en yakın konumundan çoktan geçmişti. İlk yapılan çalışmalar sonunda bilim insanları ressamlarına onun bir resmini çizdirdiler, ince-uzun bir şekli vardı. Ben fotoğrafını çektiler sandım o zamanlar, makaleyi okuyunca tahmini görünüşü olduğunu öğrendim. Cisim çok sönüktü, keşfedildiğinde 19.7 kadir parlaklığındaydı. Bu değerin ne kadar sönük olduğunu sadece profesyonel gökbilimciler bilir.
İlk çalışmalar cismin çok hızlı hareket ettiğini gösterdi, onun bulunduğu yerde bir güneş sistemi cisminin hızından 10 kattan fazlaydı. Bu durum ise onun yıldızlararası ortamdan geldiğini gösteriyordu. Işık eğrisinin değişim genliği çok büyüktü. İşte bu bulgu da onun ekseni çevresinde dönerken bize gösterdiği yüzey alanının çok büyük oranda değiştiğini göstermekteydi. Ressamlar tarafından yapılan resim bu bulgunun sonucuydu.
NASA’nın Spitzer uzay teleskobu cismi göremediğinden ve bir takım varsayımlar altında 440m uzunluğunda ve 100m genişliğinde olduğu bulundu. Sonuç Oumuamua çok küçük bir cisimdi ve bu nedenle hiçbir teleskopla onun görüntüsünü çekmedi. Aslında gözlenen ışık eğrisini ortaya çıkaracak düz elips şeklinde bir cisim de olabilirdi. Daha ileri gidersek bir tarafı parlak diğeri tarafı karanlık bir cisimde aynı ışık eğrisini verirdi.
Oumuamua’nun hiperbolik yörüngesinin eğimi tutulma düzlemine hemen hemen dikti. Yörünge parametreleri ortaya çıktıktan sonra Vega yıldızına yakın bir noktadan geldiğini ortaya çıkardı gökbilimciler. Yörüngenin dış merkezlik (eccentiricity) değeri 1.20, bu güne dek gözlenen en büyük değerdi. Dışmerkezlik 1’den büyükse cisim güneşin kaçma hızından kolayca kurtulur ve yıldızlararası ortama giderdi. Küçük e harfi ile gösterilen dışmerkezlik koni kesitlerinin önemli bir parametresidir. Eğer e=0 ise çember, 0>e>1 ise elips, e=1 ise parabol, e>1 ise hiperbol olduğunu gösterir.
İlk keşfedildiğinde kuyrukluyıldız (KY) mı yoksa asteroid mi olduğu uzun süre tartışıldı. Uluslarası Astronmi Birliğinin (IAU) bu işlerle uğraşan birimi Küçük Gezegenler Mekezi (Minor Planet Center, MPC) önce KY adı verdi (C/2017 U1). Daha sonraki gözlemler cismin çevresinde bir dağınık saç (coma) görmediği için onun asteroid olduğuna kanaat getrdiler ve asteroid adı verdiler (A/2017 U1). Sonra bulunan özelliklerinden dolayı ilk kez güneş sistemini ziyaret eden cisim olduğu anlaşıldı ve ilk kez yıldızlararası (Interstellar, I) isimlendirme yapıldı ve 1I/2017 U1 adını aldı. Hawai’de keşfedildiği için oranın lisanı ile “Haberci” anlamına gelen Oumuamua adı da özel olarak verildi.
Cismin ne olduğu anlaşılmamıştı. Profesyonel astronomlar, amatörlerin fotoğraflama tekniğini kullandı. Büyük teleskoplarla KY’ın kuyruğunu görmek için üst üste çok sayıda fotoğraf çekerek, onları istiflediler, çünkü ancak bu teknik ile görülebilirdi. Fakat heyhat, cismin kuyruğu yoktu. Gelelim onun uzaylılar tarafından gönderilen uzay aracı olduğu öyküsüne.
Harvard Üniversitesi gökbilimcilerinden Profesör Avi Loeb önce ışık değişimlerini cisimde güneş yelkenlerinin olmasına bağladı. Daha önemlisi ise Oumuamua giderken birden ivmelendi ve hızını artırdı. Loeb yelkenlerini şimdi açtı ve güneşin ışınım basıncı ile cisim hızını artırdı dedi ve makale önemli bir dergide yayınlandı. Bu olay KY’larda meydana gelir, güneşe bakan yüzeyinde çıkan gazlar KY’ların hızlanmasına neden olur. Loeb’e karşı tüm gökbilimciler birleştiler ve cismin bir KY olduğunu ileri sürdüler, onların makalesi de önemli bir dergide yayınlandı.
Profesör Loeb bilimsel tabanlı bir proğram olan “Çığır Açan Dinleme” projesinin danışmanı. Bu proje 100 milyon dolarlık bir bütçeye ve binlerce saatlik teleskop zamanına sahip. SETI projesi, Greenbank ve Parker radyo gözlemevleri bu proje altında çalışıyor. Projenin amacı dünya dışı akıllı yaşam formları bulmak ve onlara iletişime geçmek. Bu amaçla bir milyona yakın yıldızı ve 100 galaksi merkezini dinlemek istiyorlar. 2016 yılında başlayan projenin süresi 10 yıl, bakalım ne bulacaklar?
Oumuamua gözden kaybolduktan sonra gökbilimciler onu tüm özellikleri ile inceleyemedikleri için hemen bir uzay aracı yaparak arkasından yollamayı düşündüler. Hatta önümüzdeki beş yılda gönderebilirsek, onu yakalar kolayca inceleriz de dediler. “Çığır Açan Dinleme” projesinde olmakla eleştirilen Loeb bu kez lisans öğrencisi ile bir makale daha yayınladı. Jüpiter ve Satürn gibi dev gezegenlerin ilginç dolanan uyduları vardı. Bunların hepsinin yıldızlararası ortamdan geldiğini ileri sürdüler. Hatta bu dev gezegenler arasında dolanan Centaurus türü asteroidlerin yörünge özelliklerine bakarak onların da yine güneş sistemi dışından geldiğini ileri sürdüler.
Yani Loeb ve öğrencisi boşu boşuna Oumuamua’nun peşinden gitmeyin, bu tür gök cisimlerini incelemek istiyorsanız sistemimizde bol miktarda var dediler. Umarım bu gök cismi üzerinde yapılan çalışmaları tarafsız bir gözle anlatmışımdır.
Sevgilerimle….