Dünya Dönüyorsa Sıçradığımızda Neden Aynı Yere Düşüyoruz?

Bu banal konuyu işleyeceğim ama sanırım bir çok kişinin işine yarayacak. Biz öğretmen toplantılarında boşlukları doldurmak amacıyla bazen Şahan Gökbakar’ın bir videosunu oynatırız (altta). O video üzerine hiç bir öğretmenimiz bir soru sormaz, gülerler ama sanki bir şeyler diyecek gibi olurlar. Son zamanlarda düz dünyacılar denilen bir grup türedi, onların da iddiası aynı. Sanki 400 yıl geriye gittik.

Şimdi basit bir hesap yapalım, Dünya’nın ekvator çevresi 40.000 km. Bu yolu dünyamız yaklaşık 24 saatte alıyor. Yolu zamana böldüğümüzde hızı elde ederiz, çıkan sayı yaklaşık 1667 km/saat. Ekvatorda düşük enlemlere gittiğimizde yol küçüleceği için hız da doğal olarak düşecektir. Örneğin ülkemiz 40 derece enleminde, burada hız ne kadar diye düşünürsek ekvatorda çıkan rakamı (Cos 40) ile çarpmamız gerek. Bulunacak sayı 1277 km/saat. Eğer bunu saniyede kaç metre diye bulmak istersek, çok basit bir saatte 3600 saniye olduğuna göre ve km’yi de metreye çevirirsek, sonuç 1.277.000 / 3600 = 355 m/saniye.

Şahan ben zıpladığımda neden aynı yere düşüyorum, bir saniye havada kaldığımı düşünürseniz 355 m batıda bir yere düşmem gerekmez mi diyor. Bir başka deyiş de helikopter yükseliyor bir kentin üstünde 2 saat duruyor ama yine kentte bir meydana iniyor, neden diye soruyorlar. İşte o zaman dünya dönmüyor demek ki!!!

Tüm bu soruların yanıtı çok basit, atmosferimiz de Dünya ile beraber döner. Katı bir cismi sıvı içinde hareket ettirirseniz sıvının da harekete eşlik ettiğini görürsünüz. Aslında verilen tüm örnekler de bunu gösteriyor, örneğin bir dilek feneri rüzgarsız havada bırakırsanız, yükselir ve içinde alevi bittiğinde aynı yere düşer, rüzgar varsa doğal olarak sürüklenir.

Rüzgâr dedim de bu konu ile ilgili bir de Dünya rüzgârlarından söz edelim. Ekvator bölgelerinde dönme hızı yüksek olduğu için hava geriye doğru sürüklenir, yani otomatik olarak batıya doğru rüzgarlar eser, buna Alize rüzgârları denir. İşte bu nedenle kuzey Şilinin batı kıyılarında bulunan Atacama çölüne bir damla yağmur düşmez çünkü bulutlar sürekli olarak batıya sürüklenir, gökbilimciler de bundan yararlanırlar.

30 derece enlemlerden sonra ise hava dünyanın dönmesiyle ivmelenir ve doğuya doğru bir rüzgâr oluşturur, buna da batı rüzgarları denir. Her iki rüzgârın kesiştiği okyanuslarda da siklonlar (kasırgalar) ve antisiklonlar oluşur. ABD’nin doğu kıyılarında bu sene bol miktarda meydana gelen kasırgaları hatırlayın.

Düz dünyacının biri bana ABD’den kalkıp İstanbul’a gelen uçağın neden İzlanda üzerinden geçerek geldiğini sormuştu. bende git bunu pilotlara sor demiştim, nereden bileyim. Rüzgar haritasına baktığımızda bunun nedeni anlaşılıyor ama o tür inanmış kişileri inançlarından vazgeçiremezsiniz.

Sonuç yerden baktığımızda havanın bizimle hareket ettiğini göremezsiniz çünkü havada sabit duran bir referans noktanız yoktur. O nedenle saçma sapan teoriler kurulabilir ama yukarıda değindiğimiz deneylerin hepsinin Dünyamızın üstündeki hava ile hareket ettiğini gösterir.

Sevgilerimle…

Bir yanıt yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.