EKİNOKS – Sonbahar ILIMI

EKİNOKS   –   ILIM

SONBAHAR EKİNOKSU –  SONBAHAR ILIMI      

22 Eylül 2017      23:01      

GECE GÜNDÜZ SÜRELERİ EŞİT Mİ ?

GÜNEŞ’imizin  bir yıl boyunca gökyüzündeki hareketi sırasında  Tutulum üzerinde hareket ettiğini biliyoruz. Tutulum ile GÖK Eşleği iki noktada kesişir. Bu kesim noktalarına

Ekinox – ILIM  noktası adı verilir.  Güneş’imiz  İlkbahar- ve Sonbahar noktaları olarak bildiğimiz bu noktalara geldiğinde İlkbahar ve sonbahar mevsimleri başlıyor kabul edilir.

( Yerkürenin dönme ekseninin yaptığı  PRESESYON hareketi nedeniyle  bu noktaların yeri  çok yavaş ta olsa değişir ve Güneş’in bu noktalara geldiği tarihlerde uzun zaman  sonra değişir.  Önceki 23 Eylül, 21 Mart tarihleri bu değişim sonrası  22 Eylül ve 20 Mart tarihlerine gerilemiştir. )

Güneş tam bu noktalarda iken  Gök Eşleği üzerinde olur, dikaçıklığı  sıfır derecedir. Tam bu tarihlerde Gündüz ve Gece süreleri  eşit (12 saat) olur.

Bu son cümle tam olarak doğru değildir.  Neden mi ?   Okumaya devam…..

Astronomide özellike gökcisimlerinin  kütleçekimi ya da hareketleri sözkonusu olduğunda hesaplamalarda; Merkezdeki kütlenin çekimi ya da merkez noktasının hareketi  esastır.

Güneş’imiz için de aynı durum geçerlidir. Doğma  ya da batma hesaplarında  Güneş merkezinin ufkun üstüne çıkması ya da altına inmesi hesaplanır.

Halbuki Güneş bize yakın bize çok yakın  bir yıldızdır ve gökyüzünde küçük bir daire şeklinde görürüz. Bu dairenin merkezi battığında henüz üst kenarı batmamıştır ve gündüz yani günışığı sürmektedir.  Ya da Güneş’in merkezi doğmadan(ufkun üzerine çıkmadan) dairenin üst kenarı doğar,  hesaplarla verilen saatten daha erken güneş ışığı  görürüz. Hesaplar  “Güneş Battı”  derken biz hala üst kenarını görürüz. Güneş doğması sırasında,  hesaplara göre Güneş doğmadan önce üst kenarı görünür. Bu iki durum sonrasında gündüz süresi hesaplanandan daha uzun olur.

Ekinox  tanımındaki gece – gündüz eşitliğine etki eden bir başka olay da  atmosferimizin kırıcı etkisidir.  Atmosfere giren bir ışık, değişik katmanlardan geçerken kırılmaya uğrar. Bu kırılmalar sonucunda gelen ışığın doğrultusu değişir ve gökcisimlerini gerçek konumlarında değil biraz daha yüksekte görürüz. Bu fark çok küçüktür. Ancak,  hesaplamalarda gözönüne alınır. Gözlem sırasında gördüğümüz cismin gerçek konumu ufka biraz daha yakın olur. Bu etki tam başucumuzda sıfırdır, ufuk çizgisine yaklaştıkça en büyük değerini alır.  Bunun anlamı şu dur.   Bir nokta ışık kaynağı battığında, bu kırılmalar nedeniyle biz onu hala ufkun üstünde görürüz. Hala ışığı bize gelir. Bu olay hem doğma hem de batma sırasında gerçekleşir.

Bunu Güneş için ifade edersek,  kırılma nedeniyle Güneş’imiz battığında  hala ufkun biraz üzerinde görünür. Bu süre çok kısadır. Ama yine de gündüz süresinin biraz uzun olmasına neden olur. Hesaplara bu etkinin katılması gerekir.

Bu durumda, “ EKİNOX   tarihinde Güneş Merkezinin doğma ve batması ile 12 saat gündüz, 12 saat gece  olur”  deniyorsa aslında  doğrusu  bu iki etki nedeniyle  gündüz süresi  12 saatten biraz fazladır ve gece süresinden daha uzun olur. 

Sonbahar  Ekinoks tarihinden yaklaşık 3 gün sonra,  Güneş ışığının görünme  süresi  anlamında   gündüz-gece  ( GÜN  –  TÜN eşitliği ) eşitliği gerçekleşir.

AÖS 15-Cide

Astronomi’nin ilk ve ortaokul düzeyinde yeni programla birlikte sene başına alınması özellikle fen öğretmenlerimizde tedirginlik oluşturdu. Temel bilimleri bir arada aktarma hedefindeki fen öğretmenlerimizin desteklenmesi ve doğru bilgiyle donatılması oldukça önemlidir. Hurafesi ve kavram yanılgıları çok olan astronominin doğru bir şekilde öğrencilere aktarılması için çaba gerekmektedir. Bu amaçla ülkemizde çeşitli yerlerde benzer seminer ve toplantılar düzenlenmektedir. Böylesi toplantıların en önemlilerinden biri de AÖS’lerdir. Öğretmenlerimiz doğru bilgiyi doğru kişilerden ve tartışarak, sorarak öğrenme eğilimindedir. AÖS’lerde bunu gerçekleştiren seminer dizileridir. Üstelik lokal olarak yani bir merkezde değil Türkiye’nin hemen her noktasında yapılması amaçlanmıştır ve bu amaç doğrultusunda coşkuyla gerçekleştirilmektedir. İlinizde ya da ilçenizde hatta köyüzünde böyle bir seminer yapmak isteyenlere de ekip olarak desteğe her zaman hazırız.

Astronomi Öğretmen Seminerleri dizisinin 15’incisini Kastamonu’nun güzel ilçesi Cide’de gerçekleştirdik. Yeni heyecanlarla ve Türkiye’nin dört bir yanından katılan bilim severlerle tanıştık. Güzel diyaloglar oluştu. Astronominin temelleri her branştan öğretmen arkadaşlarımıza konunun uzmanlarınca aktarıldı. Gece gözlemleri yapıldı. Jüpiter, Satürn, Ay, derin uzay cisimleri teleskoplarla gözlendi. Ayna yapımı uygulamalı olarak gösterildi. Modeller yapıldı. Su roketi yarışması düzenlendi. Gece yarılarına kadar süren dolu bir seminer oldu. Bu seminerin gerçekleşmesini sağlayan ODTÜ-Matematik ve Fen Alanları Eğitim Bölümünden Dilber Demirtaş’a ve Cide Halk Eğitim Merkezi Müdürü Adil Ergin’e teşekkür ederiz.

Sunulara Dosyalar sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Seminerden birkaç fotoğraf…

21 Ağustos Tam Güneş Tutulması ve DEPREMLER !!!

21  AĞUSTOS   2017      TAM  GÜNEŞ  TUTULMASI

Karşınızda  ve uzaktaki  ışık veren  bir sokak lambasının önüne parmağınızı hizalayarak ışığının gözünüze gelmesini engelleyebilirsiniz.

İşte size bir tutulma. “Sokak lambası tutulması …”

Sokak lambası yerine GÜNEŞ,  parmağınız yerine AY ve sizin yerinizde de DÜNYAMIZ  olursa bu ışık engellenmesi olayına  TAM GÜNEŞ TUTULMASI diyoruz.

 

AY dünyamızın etrafındaki yörüngesinde dolanırken, Güneş’in ters yönünde  bir gölge konisi oluşur. Bu dolanma sırasında YER-AY-GÜNEŞ bir hizaya gelirlerse uygun konumda iseler,  AY’ın gölge konisi dünyamıza  ulaşır ve o bölgede yaşayanlar  kısa bir süre Güneş ışınlarını göremez,  o kısa süre içinde Güneş, AY tarafından örtülmüştür ya da “tutulmuştur”.   O günkü koşullara bağlı olarak, oluşan gölge konisi dünya üzerinde 150 km civarında çapı olan  karanlık-gölgeli  bir daire oluşturur ve  bu daire içine güneş ışığı doğrudan  düşmez.  AY yörüngesinde ilerlediği, dünyamız da döndüğü için oluşan bu karanlık daire Dünya üzerinde  hızla yer değiştirir. Bu hız saatte 2000 km  civarında olur.

Farklı Güneş tutulmalarında bu gölge çapının büyüklüğü,  dünya üzerinde izlediği yol, hızı kısaca hemen herşeyi farklı olur.

Tutulmanın da türleri vardır. Tam Tutulma,  Parçalı Tutulma,  Halkalı Tutulma

21 Ağustos günü gerçekleşecek olan tutulma bir “TAM GÜNEŞ  TUTULMASI  dır. Ne yazık ki bu gökolayı ülkemizden izlenemeyecektir.  (Öte yandan,  unutmayalım,  ya da anımsayalım,  1999  ve 2006  Tam Güneş Tutulmalarını  ülkemizden izleyebildik. Çok şanslıyız. Bu herzaman gerçekleşen bir durum değildir.  )

Ay’ın Dünya üzerine düşen gölgesi,  Kuzey Amerikanın batısında Büyük Okyanus’ta başlayıp, doğusundaki  Atlas Okyanus’unda  sona erecek bir yol izleyecek.  ABD yi bir ucundan diğer ucuna kadar geçecek. ABD için ilk kez böyle bir yol izleyecek tutulma bandı.   Gölge   bir gözlem noktasından  2 dk 40 s  de geçip gidecek ancak  ABD topraklarındaki yolculuğu uzun süreceği için  “En Büyük Tutulma” olarak gündeme getirildi. Bizim medyamızda da ne yazık ki bu şekliyle yer buldu.  Medyamızdaki  “Bilim Muhabiri”  eksikliği yine kendini göstermiş oldu….

Aşağıdaki  şekilde bu tutulma gölgesinin ABD de izleyeceği  “tutulma bandı”  görülmektedir. Bu band içersinde “tam tutulma”  gözlenirken, çeresindeki geniş alanlarda  “parçalı tutulma”  gözlenecektir. Yani AY, bu dış bölgelerden bakıldığında, Güneş’in tamamını örtmez,  dışa doğru azalan şekilde bir kısmını örter.

GÜNEŞ TUTULMASI OLACAKMIŞ,       DEPREM OLUR MU ACABA ????

Bu tutulma ülkemizden gözlenemeyecek  diye belirttim.  Öyleyse, her tutulmada tekrar tekrar gündeme getirilen tutulma-deprem senaryolarına bir gözatalım şimdi.

Gökyüzünde,  gökküresi üzerinde AY ve GÜNEŞ’in  görünür büyüklükleri (Açısal Çapları) hemen hemen eşittir. Baktığımızda merkezleri arasındaki açıklık yaklaşık 0,5 derece ise, birbirlerine teğet gibi görünürler.  Bu açı daha küçük olursa, AY,  Güneş’in  önünde görünür ve onu örter, buna da Güneş Tutulması diyoruz.  Bu açı daha büyük olursa, AY  Güneş’in çok yakınında olmasına karşın, onu örtmez,  YENİAY evresinde olur ve  bize dönük olan yüzünün  karanlık  olması ,  yakınındaki çok şiddetli Güneş ışığı  nedeniyle  AY farkedilmez, görünmez.

Tutulma olsun ya da olmasın,  bu konumlarda AY ve GÜNEŞ’in   Yerküremiz üzerine uyguladıkları toplam kütleçekim kuvveti  hemen hemen hep aynı olur.  Dünyamız her 29.5  günde bir bu konumlara gelir ve bu çekimden etkilenir.  Yani  kütleçekimsel  olarak Güneş Tutulmasının getirdiği bir fark yoktur.  Üzerine basa basa yazıyorum,  Güneş Tutulması  ile Güneş Tutulmasının olmadığı diğer YENİAY evrelerinde   kütleçekimsel olarak aynı etkiyi yapar ve bu  her 29,5 günde tekrarlanır.

Güneş Tutulması olsun ya da olmasın,  Yeniay  evresindeki  toplam kütleçekimsel  etki,  Yeniay  öncesinde ve sonrasında daha az olur,  SONDÖRDÜN ve İLKDÖRDÜN  evrelerinde,  yani,  Yeniay  evresinden yaklaşık bir hafta öncesi ve sonrasında  bu  toplam etki en az olur.  Bu etkinin sonuçlarını, büyük su kütlelerinde yani okyanuslarda  Gel-Git ( Med-Cezir)  olayı  ile görebiliyoruz.  Ama bu tarihlerde olan depremlerin  bile Güneş Tutulması  nedeniyle olduğunu  yazıp söyleyebiliyorlar ne yazık ki .

Bir başka ilginç nokta :  Dünya üzerinde TAM Güneş tutulmasının izlendiği   AY’ın  Dünya üzerindeki gölgesinin içindeki bölgelerde  AY Güneşin önünde demektir. Peki,  ya tutulmanın gözlenmediği uzak ülkelerde durum nedir ? O bölgelerde durum,   tutulmanın olmadığı  diğer yeniay evrelerinden farklı değildir.  Yapılan istatistiklerde bu durum dikkate alınmaz. Güneş Tutulmasının olduğu gün  deprem olmuş ise nedeni  bu olmamalıdır.  Yılda en az 2 en fazla 5 Güneş Tutulması olur, diğer 29.5 aralıklı  günlerde ise kütleçekimsel  olarak farklı olmayan yeniay evreleri gerçekleşir.

Peki  Güneş tutulması sırasında deprem olmuş ise, neden sadece Güneş tutulmalarından sözedilir ?  Neden fay hatları üzerine yerleşimlerin kurulmasından, depreme dayanıklı olmayan çürük binaların yapılmış olmasından sözedilmez ?  Çünkü bu güzelim muhteşem gökolayı   akıllarda kalır hep. İlk çağrışım bu olur insanda.

Gelin anımsayalım. 1999 depremi  17 Ağustos,   1999 Tam Güneş Tutulması  11 Ağustos, yani aralarında tam 6 gün var,   Güneş tutulması sırasında hiçbirşey yok, ancak 6 gün sonra  AY ve GÜNEŞ’in dünyamız üzerindeki bir noktaya uyguladıkları kütleçekimsel  kuvvetin en az olduğu günde deprem oluyor ve hemen nedeni olarak tutulma diyoruz.  Sizce de akla uygun geliyor mu ??

Ama unutmayalım ki,   yapılan nükleer denemeler sırasında uygulanan anlık kuvvetler in  fay hatları üzerindeki  etkileri, baskıları pek gündeme gelmez.   Güneş tutulması sırasında  eviniz  sallanmaz, ama yakınlardaki taş ocağında patlatılan dinamitler ortalığı deprem olmuş gibi sarsar. Bunların yakın fay hatları üzerindeki etkileri var ya da yok,  ama sorgulanmaz.

Bana istatistiksel bir çalışma gösterin ;  depremler Güneş Tutulmaları  sırasında yoğunlaşsın, bu depremler tam tutulma hattı üzerinde olsun, diğer yeniay evrelerinde  deprem olmasın…

GELİN vazgeçin bu tür soruları sormaktan,  muhteşem gökolayını izleyin, tadını çıkarın, bilimsel çalışmanızı yapın, ama deprem konusunda da bilinçli olalım.  Cem Yılmaz ne demişti ?  “ Eğitim Şart”  Espriler arasına sıkışmış bu iki sözcük işin özü idi.  Yerbilim ve Gökbilim eğitimi gerekli ve yeterli düzeyde verilmeli….  Bu ayrı bir yazı, ayrı bir tartışma konusu..

Çoğunuz biliyorsunuz, 2006 Tam Güneş Tutulması sırasında TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG)  da görev yapıyordum.  Bu muhteşem gökolayı sırasında öğretmenlere yönelik  3 günlük bir sempozyum da yapmıştık.  Öncesinde ise,  “Güneş Tutulmaları ve Depremler”  ilişkisini inceleyip  sonuçları yazmıştım.  O yazıyı aşağıya ekledim.

O günlerde yaptığım  incelemede 2005 yılı deprem ve tutulmalarını  örnek olarak göstermiştim.  Şimdi de 2016-2017 yılında gerçekleşen ve büyüklük değeri 6.5  ve üzeri olan, yıkıcı sayılan büyük depremleri  ve güneş tutulmalarını ilişkisini sizlere sunuyorum.

Yukarıdaki grafiği biraz açıklayalım. “Depremlerin zamana göre dağılımı“.  Yatay eksen :  zaman..   Mavi noktalar  meydana gelen depremler.   Üstte  kırmızı çemberler  YENİAY evrelerinin olduğu zamanları,  aynı sıradaki mavi çemberler ise bu yeniay evrelerinden üçünde  gerçekleşmiş  Güneş Tutulmalarını  sonuncusu ise 21 Ağustos günü gerçekleşecek Tam Güneş Tutulmasını göstermektedir.   Bu grafik te  tıpkı diğerlerinde olduğu gibi  depremlerle güneş tutulmalarının ilişkisini ortaya koymaktadır.

Söylenecek söz : Dünyamızda o kadar çok deprem olmaktadır ki,  bunlardan bazılarının güneş tutulmasına yakın günlerde olması çok doğaldır.

Son söz : (aşağıdaki yazımın sonundan aynen alıntı..)Güneş Tutulmasından korkmaya gerek yok. Yerküremizde o kadar çok deprem oluyor ki, bu depremler Güneş tutulmasından başka birçok olaya da rastlayabiliyor. Ama Güneş tutulması olağanüstü bir gökolayı olduğu için anılardan silinmiyor ve yakın günlerde olan bir depremin sorumlusu olarak bilgisiz insanlar tarafından suçlanıyor!

Bu kadar bilgi ve belge sonrası yorum size kalıyor.


 

 

http://www.tug.tubitak.gov.tr/etkinlikler/tutulma/turkish/anasayfa.html

GÜNEŞ TUTULMALARI VE DEPREMLER  ( 2006 Tutulma öncesi hazırlanmış bir yazı..)

Prof. Dr. Zeynel TUNCA
ztunca@tug.tug.tubitak.gov.tr   ( Bu e-posta adresi de geçerli değil artık..)

TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü

(O tarihte görev yapıyordum, şimdi ise  emekliyim… J  )

 

Bir tarafta olağanüstü bir gökolayı, Güneş Tutulmaları, diğer tarafta yıkıcı bir doğa olayı depremler!

Her deprem olduğunda yerbilimleri hakkındaki bilgilerimizin ne denli yetersiz ve bazen yanlış olduğunu anlarız. Yazılanlar, tartışılanlar yabancı gelir. Bilimsel ortamda tartışılanlar bile anlaşılamazlar çoğu kez. Yeryüzünün bilmem kaç km altındaki kaya yapıdaki olayları, hareketleri görmeden, bilmeden, sadece ölçülebilir nicelikleri değerlendirerek bazı; sonuçlara varılıyor, değerlendirmeler yapılıyor, öngörülerde bulunuluyor. En gelişmiş teknolojiye sahip ülke biliminsanları bile depremlerin ne zaman ve hangi büyüklükte olacağı konusunda tahminde bulunamıyorlar henüz. Gözlemler ve ölçümlerin değerlendirme ve yorumları ile uyarılarda bulunuyorlar. Deprem nedir bilelim, depremle yaşamayı öğrenelim…Öte yanda bir gökolayı… Ne olduğu, nasıl olduğu, geometrisi çok iyi bilinen, saniyelerden duyarlı zamanlamaları ile Güneş Tutulmaları. Yerkürenin neresinde, kaç saniye gözlenecek, yüz yıl sonra ne zaman olacak biliyoruz…Gözlem olanaklarının gelişmesi ve yeni gözlemler ile yeni bilgiler edinmeye çalışıyoruz Güneşimiz hakkında. Gün ortasında alacakaranlığı yaşıyoruz, parlak yıldızları ve gezegenleri görebiliyoruz. 11 Ağustos 1999 Tam Güneş tutulmasını izledikten bir hafta sonra yaşadığımız depremin yaralarını hala saramadığımız ortada. Astronomi bilgilerimizdeki eksiklikler nedeni ile deprem sırasında gözlenenleri yanlış yorumladık. Deprem sırasında gökyüzünde yıldızlar birden parladı! Halbuki yanlış aydınlatmalar sonucu yıldızları görmemizi engelleyen ışık kirliliği, deprem sırasında elektriklerin kesilmesi ile ortadan kalkmıştı sadece. Ama en acımasız olanı, depreme Güneş Tutulması’nın neden olduğu şeklinde yazılanlardı. Güneş tutulması sırasında Ay ve Güneş aynı çizgi üzerinde oldukları için çekim etkisi artmış ve yer kabuğunu yerinden oynatmıştı sözde. Bu açıklama halk arasında büyük etki yaratmıştı. Jeofizikçiler, gökbilimcilerin bu konudaki açıklamalarından çok bu tür senaryolar yeralmıştı basında.

29 Mart 2006 tarihinde yine bir Tam Güneş tutulması izleyeceğiz. Hem de Dünya üzerinde en iyi gözlenebilecek yerlerin başında ülkemiz geliyor. Bu konuda tüm uyarılara karşın tanıtım konusunda çok yetersiz kaldık. Tanıtım bir yana, kuş gribi görüntüleri, geçen ay içindeki karikatür krizi, bir papazın öldürülmesi ve benzeri olaylarla biz bu olumsuzlukları körüklüyoruz ama yine de bilinçli olanlar ülkemize gelecekler. Bütün bunlar yetmedi, “Yine Güneş Tutulması, yine deprem mi olacak?” gibi başlıklarla felaket tellallığı yapan haberler gazete ve televizyonlarda yeralmaya başladı. Bir de, Jeofizikçi veya Gökbilimci olmayan bir üniversite öğretim üyesi çıkıp belirli yerler ve tarihler vererek Güneş Tutulması sonrasında deprem olacağını resmi makamlara iletti. Bilimsel ortamda görüş ve kanıtlarını ortaya koyması, önerilerini tartışması gerekirken, bilimsel etik açıdan tutarsız biçimde bir yol izledi. Yöre halkının Güneş Tutulması öncesinde panik havasına girmelerine neden oldu. “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz”görüşünden yola çıkalım ve biraz, bilgilenelim. Gündeme getirilen şey, Güneş tutulması olduktan sonra deprem olacağı şeklinde. Bakın işin aslı ne:

Yerküre Güneş etrafında bir yılda (365.24 günde) dolanır. Yer Güneş etrafında dolanırken, Ay da, Yerküre etrafındaki yörüngesinde dolanmaktadır. Ay, yörüngesini yaklaşık 27.5 günde tamamlar.

Şekil-1. Ay’ın Yerküre etrafındaki yörüngesi ve Ay evrelerinin oluşumu.

 

Bu yörünge hareketi sırasında Ay’ın Güneş tarafından aydınlatılan yüzünü farklı açılardan görürüz. Bu farklı görünümlere Ay’ın Evreleri diyoruz. Ay, Yeniay evresinde iken Güneş ile aynı taraftadır ve aydınlanan kısmını göremeyiz. Dolunay evresinde ise aydınlanan yüzünün tamamını görürüz ve Ay bir tarafta, Güneş diğer tarafta yeralır. Bu evreler her 29.5 günde bir tekrarlanır. Yani her 29.5 günde bir Yeniay evresi oluşur. (Hicri Takvim bu 29.5 gün yani Ay’ın evreleri esas alınarak geliştirilmiştir.) Bunun sonucunda Ay ve Güneş her 29.5 günde bir hemen hemen aynı çizgiye yakın olurlar.

Ay’ın dolandığı yörünge düzlemi ile Yer’in Güneş etrafındaki yörünge düzlemleri arasında yaklaşık 5 derecelik bir açı vardır. Bu yörüngelerin konumları birbirlerine göre zamanla değişir (Şekil-2). Ay, yörüngesi üzerinde hareket ederken Yer yörünge düzlemini ilkinde A noktasından geçerek üste çıkar, diğerinde B noktasından geçerek alta iner. A ve B noktalarına Düğüm Noktaları, Yerküreden geçen AB doğrultusuna da Düğümler Çizgisi denir. Yer, Ay ve Güneş’in bir çizgi üzerinde olması için düğümler çizgisinin Güneş’ten geçmesi gerekir. Ay A veya B düğüm noktasına geldiğinde, düğümler çizgisi Güneş’ten geçiyorsa, Yer-Ay-Güneş dizilişinde Güneş Tutulması, Ay-Yer-Güneş dizilişinde Ay Tutulması olayı gerçekleşir. Düğümler çizgisinin Güneş’ten geçmediği Yeniay evrelerinde tutulma olmaz ama birbirlerine açısal olarak çok yakın olurlar (Bu açıklık 1-5 derece arasında değişir.)


 

 

 

 

 

 

Şekil-2 Ay’ın Yer etrafındaki yörüngesi ve Yer’in Güneş etrafındaki yörünge düzleminin değişik konumları.

 

Buradan varacağımız sonuç: Ay ve Güneş her 29.5 günde bir hemen hemen aynı çizgiye yakın durumda olurlar. Benzer durum Dolunay evresi için de geçerlidir. İki Yeniay evresinin ortasında Dolunay evresi oluşur. Dolunay evreleri de yaklaşık 29.5 günde bir tekrarlanır. Bir başka deyişle, her 14.75 günde bir sırasıyla Yer-Ay-Güneş ve Ay-Yer-Güneş dizilişi olur. Bu dizilişler tam bir çizgi üzerinde olursa sırasıyla Güneş Tutulması ve Ay tutulması oluşur. Tüm bu evrelerde Ay ve Güneş’in Dünyamız üzerindeki çekim etkileri toplamı aynı olur. Bu toplamın yaklaşık %65’i Ay, %35’i ise Güneş’ten kaynaklanır. Çünkü kütleçekimsel kuvvet cisimlerin kütleleri çarpımı ile doğru orantılı olarak artarken, uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak azalır. Bunun sonucu Ay’ın, Yer’e Güneş’ten yaklaşık 400 kez daha yakın olması nedeniyle katkısı daha fazladır.

Güneş Tutulmaları Depremleri Tetikliyor mu?

Yaşamımızdaki bu iki önemli gökcisminin kütleleri nedeniyle kütleçekimsel olarak etkileri sözkonusudur. Bunun sonucu gel-git (med-cezir) olayları oluşur. Bu iki cismin kütleçekim etkileri Yeniay ve Dolunay evrelerinde birbirine eklenir. Ay ve Güneş’in kütleçekim toplamları Yeniay evresinden bir hafta önce ve sonrasında (ilkdördün ve sondördün evrelerinde) ise en az olur.

Eğer Güneş Tutulmaları depremlerin oluşunu tetikliyorsa, bu tetikleme Ay ve Güneş’in kütleçekim kuvvetleri ile ilgili olmalıdır. Bu etkinin en fazla olduğu zamanlar Yeniay ve Dolunay evreleridir. Yani her 14-15 günde bir bu etki maksimum olur. Güneş tutulması olsa da olmasa da bu kütleçekimi kuvvetleri herzaman vardır. Bu kütleçekim kuvveti depremleri tetikleyecek düzeyde ise, yaklaşık her 15 günde bir büyük depremler olmalıdır. Bu çekim kuvvetlerinin ne düzeyde olduğu hesaplarla kolayca bulunur. Bunların yerkabuğu hareketlerine nasıl etki edeceği ise jeofizikçilerin alanına girer. Ama, şurası bir gerçektir: Süper(!) ülkelerin yaptıkları nükleer yeraltı denemeleri sırasında ortaya çıkan kuvvetler, Ay ve Güneş’in kütleçekimsel kuvvetlerinden kat kat fazladır. Bu tür denemelerin yer kabuğu üzerindeki etkileri ne düzeydedir, hangi depremleri tetiklemiştir hiç bilmiyoruz…

Bir başka konu ise, Güneş tutulmasından bir hafta sonra deprem olması kurgularıdır. Ay ve Güneş’in kütleçekimsel kuvvetlerinin toplamının en az olduğu bu günlerde deprem beklentisi ilginçtir. Bu konumdaki toplam etki dünya üzerinde sürekli vardır ve Dolunay, Yeniay evrelerinde artar.

Depremin tetiklenmesini tutulma geometrisi ile oluşan manyetik alan dalgalanmalarının yerkabuğu ve Yer’in manyetik alanı ile etkileşmesine bağlayan görüşler de vardır. Güneş’teki patlamaların doğurduğu manyetik dalgalanmalar, Güneş Tutulması sırasında sadece geometri nedeniyle oluşacak manyetik dalgalanmadan (Ay’ın evrelerinden bağımsız olarak) çok daha fazladır. Bunlar çok daha etkindir, sadece, iletişim üzerindeki etkileri, kutup ışımalarının görülmesi gibi sonuçlar doğurur.

Depremlerin, yerkabuğunda biriken gerilimin boşalması olduğunu, bu gerilim birikmesinin de tutulmalarla ilgili olmadığını da söyleyebiliriz.

Bu bilgilerden sonra, Güneş tutulmalarının yerkabuğundaki depremleri tek başına tetikliyen bir mekanizma olduğundan sözetmek yanlış olacaktır…

İstatistikler ne diyor?

Peki bugüne kadar olan depremler ve Güneş Tutulmaları ne diyor? Yani istatistik olarak sayılar bize ne gösteriyor?

Bu soruya yanıt aramak için USGS (United States Geological Survey) tarafından yayınlanan deprem verilerini kullandık(http://wwwneic.cr.usgs.gov/neis/epic/epic_global.html). 1.1.1973 ile 31.01.2006 arasındaki Dünya’da olmuş depremlerin kayıtları incelendi. Kayıtlarda, depremin büyüklüğü, merkezi, derinliği, günü, saati herşey var. Yıkıcı olarak kabul edilebilecek 6 ve üzeri büyüklükteki depremlerin sayısı 4415.

Büyüklük Deprem Sayısı Yılda  ortalama
     
5 – 5.9 43527 1319
6 – 6.9 3916 119
7 – 7.9 468 14
8 – 9.9 31 1

 

Çizelgeden görüldüğü gibi yılda bir kez büyüklüğü 8’den fazla olan deprem oluyor. 7-8 arası yılda 14 deprem demek bu büyüklükteki yıkıcı depremlerden her iki ayda üç tane, 6-7 arası büyüklükte 3 günde bir, 5-6 arasında ise günde 3-4 deprem olmuş demektir. Yani Dünyamız hergün sallanıyor!…

1900’den bu yana kayıtlar incelendiğinde 6 ve yukarı büyüklükteki depremlerin yıllık olarak neredeyse kararlı bir sayı izlediği görülmektedir. Yeryüzünde çok sayıda deprem kaydedici aygıt kuruludur. Bu sayede depremlerin yerleri de çok duyarlı saptanabilmektedir.

Son 6 yılda olmuş çeşitli büyüklükteki depremlerin sayısıda aşağıdaki çizelgede görülmektedir.

2000 – 2006  arası dünyada olan depremler
(US Geological Survey National Earthquake Information Center)
Büyüklük 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
 
8.0 – 9.9 1 1 0 1 2 1 14
7.0 – 7.9 14 15 13 14 14 10 3
6.0 – 6.9 158 126 130 140 141 146 12
5.0 – 5.9 1345 1243 1218 1203 1515 1707 111
4.0 – 4.9 8045 8084 8584 8462 10888 13662 621
3.0 – 3.9 4784 6151 7005 7624 7932 8911 313
2.0 – 2.9 3758 4162 6419 7727 6316 4523 142
1.0 – 1.9 1026 944 1137 2506 1344 25 2
0.1 – 0.9 5 1 10 134 103 0 0
belirlenemeyen 3120 2938 2937 3608 2939 859 55
 
Toplam 22256 23534 27454 31419 31194 29844 1259

 

Bu kadar çok sayıda depremin olduğu bu 33 yıl içersinde gerçekleşen Güneş Tutulması sayısı ise sadece 72! Yılda 2 ile 5 arasında Güneş tutulması olur. Yılda 2 Güneş Tutulması olurken, Güneş Tutulması ile aynı dizilişte 12 Yeniay evresi ve yıkıcı değerde 135 deprem olmaktadır. Bu depremlerin yıl içindeki dağılımları incelendiğinde bir seçim etkisinin de olmadığı görülmektedir.

Örnek olarak 2005 yılı içinde 6’dan büyük depremleri günlere ve Güneş’in yere uzaklığına gore noktaladığımızda (Şekil-3) dağılımın rastgele olduğu görülmektedir.


Şekil-3: Depremlerin Yer-Güneş uzaklığına göre yıl içindeki dağılımı (Mavi noktalar 6-9.9 arasındaki depremleri, oklar Yeniay evrelerini, sarı noktalar Güneş Tutulması olan Yeniay evrelerini gösteriyor.)

Depremlerin Yeniay evrelerinin etrafındaki dağılımların da rastgele olduğu göze çarpmaktadır. Güneş tutulması ile diğer Yeniay evreleri etrafındaki deprem dağılımları arasında da bir fark görülmemektedir. Güneş tutulmalarının 6 gün öncesi ve 6 gün sonrasını incelemenin bir anlamı yoktur. İncelendiğinde, diğer Yeniay evrelerinden farklı değildir.Günde ortalama 3-4 deprem oluyorsa Güneş Tutulması öncesi ve sonrasında deprem olması doğal bir dağılım sonucudur. Doğa, Güneş Tutulmalarına ayrıcalık yapmamaktadır!

Şekil-3’te 2005 yılı için görülen depremin yıl içindeki günlere göre dağılımını 1999-2005 arası yıllar için noktaladığımızda (Şekil-4) benzer durum görülmektedir.


Şekil-4: Koyu mavi noktalar büyüklüğü 6 ve yukarı olan depremleri, siyah çemberler Yeniay evrelerini (çember çapı 7 günlük aralığı gösterir), kırmızı çemberler Güneş tutulmalarını göstermektedir.

İstatiksel anlamda baktığınızda, Güneş Tutulması veya Yeniay evrelerinde deprem yığılmaları sözkonusu değildir. Bunu tüm deprem verileri için yaptığınızda da sonuç değişmemektedir!

SONUÇ

Güneş Tutulması ile diğer Yeniay ve Dolunay evreleri arasında kütleçekimsel kuvvet olarak fark yoktur. Güneş tutulmasının 7 gün öncesi ve sonrasında bu toplam etki en az olur. Güneş Tutulmalarının depremleri tetiklediğinden sözedilemez.

Güneş Tutulmaları ile deprem oluş tarihleri arasında istatistik açıdan bir ilişki bulunamamıştır. Güneş tutulmalarının hemen öncesi ve sonrasında olan depremlerin sayısı tüm depremlerin yüzdebiri oranındadır.

Günde en az 5-6 büyüklüğünde 3-4 deprem olmaktadır. Bir yılda 2-5 arası gerçekleşen Güneş Tutulması ve diğer Yeniay evrelerinde de depremler zaten olmaktadır.

Depremlerin ne zaman olacağı önceden tahmin bile edilemediği halde Güneş tutulmalarının meydana geliş zamanları büyük hassasiyetle önceden hesaplanabilmektedir.

Liselerden jeoloji dersleri kaldırıldı, deprem nedir bilmiyoruz, depremle nasıl yaşanır bilmiyoruz, korkuyoruz. Astronomi dersleri kaldırıldı, gökyüzünü tanımıyoruz, gökcisimlerini bilmiyoruz, evrendeki varlığımızı irdeleyemiyoruz, meydanı astrologlar dolduruyor. En kötüsü de, “yakında Güneş Tutulması olacak, ardından yine deprem olacak mı?” diye bu bilgi çağında bile soruyoruz.

Güneş Tutulmasından korkmaya gerek yok. Yerküremizde o kadar çok deprem oluyor ki, bu depremler Güneş tutulmasından başka birçok olaya da rastlayabiliyor. Ama Güneş tutulması olağanüstü bir gökolayı olduğu için anılardan silinmiyor ve yakın günlerde olan bir depremin sorumlusu olarak bilgisiz insanlar tarafından suçlanıyor!

Ülkemizde gözlenebilecek bir sonraki Tam Güneş Tutulması 54 yıl sonra, daha çok var… Siz, bu yılki olağanüstü gök olayını, göz güvenliğinizi dikkate alarak keyifle izlemeyi unutmayın.

29 Mart 2006’da gökyüzünüz açık olsun…


Karşınızda Mars!

Mars insanoğlunun Ay’dan sonra en çok ilgi duyduğu gezegendir. Bu nedenle çok fazla araştırma yapılmış ve çok fazla araç yollanan dünyadır. Bu ilgi gelecekte de devam edecektir. Belki de yakın gelecekte koloni kurma projeleri hayata geçirilecek ilk istasyon olacak.

Mars’a yollanan araçların verileri ilgili araştırma merkezlerinde görevli bilim insanlarınca değerlendilir ve analiz edilir. Sonuçlarda makaleler yoluyla bildirilir. Bazı verilerse herkese açılır. İsteyen araştırma yapsın diye. Bu yazıda dilim döndüğünce böylesi bir programdan bahsedeceğim.

NASA’nın Mars Odyssey adlı aracının verileri Arizona State Üniversitesi kanalıyla JMARS adlı programla herkese açık hale getirildi. İster basit ister gerçek bir araştırma yapabilmek için ihtiyacınız olan ise merak, bir bilgisayar ve internet. Bundan sonrası size kalıyor.

JMARS programı arayüzü.

Program ile aracın üzerindeki aletlerin elde ettiği verileri görsel olarak farklı dalga boylarında görebiliyorsunuz. Mars üzerinde gezebilir ya da herhangi bir bölgeyi derinlemesine tarayabilirsiniz. Coğrafya ve jeoloji bilginizin izin verdiği kadarıyla da analiz yapabilirsiniz.

Program ile yapabilecekleriniz kabaca şöyle:

Krater incelemesi: Çap ölçme, derinlik grafiği oluşturma, diğer kraterlerle bağıl yaş incelemesi yapma.

Nehirler: Bir bölgedeki nehir yatağının genişlik, derinlik analizini yapma.

Kraterlerin bağıl yaş ölçeği örneği.

Lav akıntıları: Nehir yatağı ile lav izinin oluşturduğu iz çok farklıdır. Bu nedenle bir bölgedeki nehir ve lav izlerini işaretleyebilirsiniz.

Çökmeler: Yer altı suyunun çekilmesi ya da volkan püskürmeleri yoluyla yüzey altında oluşan boşluklardaki çökmeleri işaretleyebilirsiniz.

Volkanlar: Volkanların yüksekliğini, tepelerindeki kraterleri inceleyebilirsiniz.

Mineraller: Bir bölgedeki karbonat, sülfür, demir gibi element ve minerallerin dağılımını elde edebilirsiniz.

İyi de bu ne işe yarayacak diyorsanız zaten hiç başlamayın. Ne işe yarayacağını yazının başında belirtmiştim: Merak.

Bunun dışında bir bilimsel çalışmanın nasıl yapıldığını bir nebze de olsa tadabileceksiniz.

Program bu kadarla sınırlı değil. Programla bölgenizin daha ayrıntılı görüntülerine ulaşamıyorsunuz, ancak Odyssey sayfasından çok yüksek çözünürlükteki görselleri görebilir, indirebilirsiniz. Ayrıca Mars dışında Ceres, Satürn ve Jüpiter’in uydularını da inceleyebilirsiniz.

İlgili linkler ve dosyalar:

Program tanıtım ve eğitim videoları: https://jmars.mars.asu.edu/videotutorials

Temel bilgi dosyası: Mars görüntü analizi-2MB

Örnek plan dosyası: MSIP Planlama Rehberi_teks